XI. Tabip Odalarının Görüşleri

XI. Tabip Odalarının Görüşleri

Hekim mesleğini uygularken deontoloji, tıbbi etik, uluslarüstü nitelikteki belgeler, anayasalar ve yasalarda belirtilen kurallara vicdani, insani ve de yasal gerekçelerle uymalıdır. Uygulamada hekimler sağlık hizmetinden kaynaklanan sorunlar dışında ek olarak olağanüstü koşulların eklendiği durumları da sıkça yaşamaktadır.

Hekim mesleki uygulamalarından dolayı, işkence ya da kötü muameleye katılmayı reddettiğinde kendisi ve yakınları baskı, tehdit, işi kaybetme riski gibi sorunlarla karşılaşmamalıdır. Bu durumlarda hekimin tıbbi etiğe saygı duyabilmesi ve ihlallere karşı çıkabilmesi için kendisine hertürlü destek verilmelidir. Bu destek görevi Tabip Odalarına düşmektedir.

Hekimler hasta ile karşılaştığında hastanın ve koşullarının durumunu ayrıntılı olarak değerlendirmeli ve hastanın yararına olan her şeyi yapmakla yükümlü olduklarını bilmelidir. Hastadan müdahale izni aldıktan sonra bu yardımı yapabilmesi için "klinik özgürlük" koşullarını sağlamalı, kimliğini hastaya açıklamalı ve hastanın kimliğini de tespit etmelidir. Eğer hastada bilinç kaybı varsa hekim herhangi bir acil vakada uygulanacak etik kurallara uygun biçimde müdahale etmelidir. Tedaviyi kabul eden ve bilincini kaybetmiş hastaya tıbbi yardım yapmamak da işkence anlamına gelir. İşkence sırasında sağlık durumu bozulan kişiye tedavi istenebilir. Böyle bir durumda hekim hastaya müdahale etmezse ve bundan dolayı hastanın sağlığında düzelmeyecek bir sonuca yol açacak bir bozulma meydana gelirse sorumlu olur.

Acil müdahale durumunda kalan hekimin, başvurunun resmi olmasını, tıbbi müdahalenin kendi inisiyatifinde ve belirlediği ortamda yapılmasını, müdahale sonrası izleme olanağının verilmesini, muayene ve tedavi ortamında güvenlik görevlilerinin bulunmamasını sağlamaya çalışması ve en kısa süre içinde durumu meslek örgütüne bildirmesi ilkesel bir davranış biçimidir.