I. Hekimlerin Bilirkişilik Görevi

I. Hekimlerin Bilirkişilik Görevi

Adli olaylarda bilgisinden yararlanılan kişilere bilirkişi denir. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'na göre (CMUK); çözümü özel veya teknik veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve düşüncesinin alınmasına karar verilir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez. Bilirkişinin tayini ve üç kişiden fazla olmamak üzere adedinin tesbiti hakime, gecikmesinde zarar olabilecek durumlarda Cumhuriyet Savcısına aittir.

Hekimlerin sağlıkla ilgili konularda bilirkişilik görevi vardır. İnsan vücudunda meydana gelen lezyonların niteliği, nasıl meydana gelmiş olabileceği, her türlü biyolojik kanıtların incelenmesi bilirkişi hekim tarafından yapılır. Ayrıca suçlunun, mağdurun ya da medeni haklarını kullanmak isteyenlerin durumlarının belirlenmesi ve tanımlanması da bilirkişi hekim tarafından yapılır.

Bilirkişilikle ilgili cezai sorumluluklar

Bilirkişi olarak görevlendirilmiş ve usulüne uygun davet edildiği halde gelmeyen veya gelip de yemin etmekten veya görüş bildirmekten çekinen bilirkişi zorla getirilir ve gelmemesinin sebep olduğu masrafları ödemekle ve hafif para cezasıyla cezalandırılır (CMUK 46, 70. m). Türk Ceza Kanunu (T.C.K) 282. maddesine göre; bilirkişiler doğru olmayan bir neden ileri sürerek çağrıya gelmezler veya gelip de bilirkişilik vazifesini yapmaktan çekinirlerse 6 aya kadar hapis, belli bir süre mesleğini yapmaktan alıkonma cezası verilebilir.

Gerçeğe aykırı raporlar

Bilirkişilik dışında hekim hükümetçe güvenilecek bir belgeyi (Sağlık ve istirahat raporları gibi) gerçeğe aykırı olarak hatır için, para veya çıkar karşılığında verirse cezalandırılır. T.C.K 354. maddesine göre; (hatır karşılığı rapor verilmesi) hekim, hükümetçe emniyet ve itimat olunacak bir belgeyi hatır karşılığı hakikate aykırı olarak verirse 3 aydan 8 aya kadar hapis ve para cezasıyla cezalandırılır (354/1). Yukarıda belirtilen durumlarda (T.C.K 282, 354) tazminat davası da söz konusudur.

Adli tabiplik görevi

Adalet Bakanlığının her bölgeye yeterince adli tıp uzmanı atamasının olanaksızlığı göz önüne alınarak adli tabibin bulunmadığı yerlerde ek görev olarak bunlara ait işlerin sağlık ocağı hekimlerince yapılacağı hükümleri getirilmiştir. Adli tabip bulunmayan yerlerde adli tabibin görevini sağlık ocağı tabibi yapar (Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun).

Keşif

Herhangi bir adli olayın nasıl meydana geldiği, olayın oluş şekli, olaydan meydana gelen zarar ve ziyanın tespiti, suçlu ve mağdura ait suç kanıtlarının elde edilebilmesi için hakim yönetiminde olay yerinde yapılan incelemeye keşif denir. Keşif hakim yönetiminde, gecikmesinde zarar doğacak durumlarda Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılır (CMUK 78/1). Ölüm, yaralanma ve ırza geçme olaylarında bilirkişi olarak muhakkak bir doktorun bulunması, olay yerinde bulunabilecek suç delillerinin doktor tarafından incelenmesi gerekir. Yaralı ya da ölenlerin durumları, kan lekeleri varsa yerleri, sıçrama yönleri, suçluya ait izler belirtilir. Kıllar ve insana ait bütün biyolojik artıklar ve lekeleri incelenir (meni, tükürük vs). Keşif sırasında hiçbir şeyin yeri değişmeden olay yerinin fotoğrafları çekilmeli, krokileri yapılmalıdır. Kan, sperm ve kıl gibi biyolojik artıklar usulüne uygun örneklenip ambalajlanarak laboratuvara gönderilmelidir. Keşif sonunda bir tutanak düzenlenir. Buraya keşif esnasında görülenler, bulunanlar ile olayın özelliğine göre bulunması umulup da bulunmayanlar kaydedilir (CMUK 78/2).

Bir ölüm söz konusu ise keşif sırasında ölenlerin adli muayeneleri yapılır. Bir ölünün adli muayenesi tabip huzuru ile yapılır. Adli muayenede ölünün tıbbi kimliği, ölüm zamanı ve ölüm sebebini belirlemek için dış bulgular tesbit edilir (CMUK 79/1). Olay, olay yeri ve ölene ilişkin bilgiler, dış muayene bulguları Cumhuriyet Savcısı tarafından saptanır. Daha sonra ölüm nedeninin ortaya konması için ölü, hekimin muayene ve incelemesine bırakılır. Ceset elbiseli iken ve elbiseleri çıkarıldıktan sonra muayene edilir. Keşif muayenesinde insizyon yapılmaz, sonucunda otopsi işlemine gerek olduğu belirtilir. Ölüm olgularında keşif sonunda düzenlenen tutanağa, ölü muayenesi tutanağı denir. Tutanak hakim veya savcı, tutanağı yazan katip, hekim ve bu işlerde hekime yardımcı olan teknik hizmetli tarafından imzalanır.

Mezar açılarak (fethi kabir) cesetlerin muayene ve otopsilerinin yapılması da bir keşiftir. Gerekli eleman ve teknik donanım mezar açma işlemine karar veren Cumhuriyet Savcısı veya ilgili mahkeme tarafından temin edilir.